içimde durmadan kabaran, dinmek bilmeyen bir şey vardı. eve son derece huzursuz döndüm. ruhumda, cinayet işlemişim gibi bir ağırlık vardı.
“Nefesin kesilene kadar koşup da varamadığın yerlere yürüyerek gidenlerin varlığını öğrenince her şeye kırılıyorsun, herkese.”
11 yaşında yaptığım tabloya bakınn
Hiçe bağırıyorum sesimi duyun...
bu sakinliğimi bu sessizliğimi tanıyorsun değil mi? kemiklerim kırılmış gibi hissediyorum ama hiç söylemeyeceğim, biliyorsun değil mi?
ben bu gece biraz dargınım, biraz yorgun, biraz dağınık… bu gece, intihar edecek olan bir kadının dinlediği son şarkıyım. kimsenin anlam yüklemeyeceği ama o kadının belki de son duyduğu ses olan bir şarkı. bu gece, çiçeksiz bir mezarın başında ağlıyor olacağım. hiçbir işe yaramayan gözyaşlarım, belki bu gece o mezara çiçek açtırır diye ağlayacağım. mesela bir radyoda duyulsun ağlayışım, mesela bir annenin kulağında. bilmiyorum. mesela sığıntı hisseden birinin sığınağı olsun, mesela konuşmaya hali kalmayan birinin içine gömdüğü sözleri. bana yararı olmayan bu gözyaşlarım birini düştüğü çukurdan kaldırsın.